3-4 sene önce bu soru sorulduğunda, çok rahat bir şekilde "Düzenli soru çözebilecekseniz gerek yok." diyordum fakat bu cümleyi artık bu kadar rahat söyleyemiyorum.

Son 2-3 yılın ALES'leri, hem önceki ALES'lere göre hem de ÖSYM'nin diğer sınavlarına (KPSS, DGS, TYT vs.) göre açık ara önde. Bundan sonra bu şekilde mi devam eder, yoksa önceki yıllardaki gibi matematiğin yine (Sayısal-2 bölümündeki gibi) ağırlığı mı artar bilemem ama ALES'te Türkçe netleri şu anda ciddi belirleyici.

Durum böyle olunca sınava daha donanımlı girmek isteyenlerin (buna bağlı olarak kursa gidenleri) sayısı artıyor. Dolayısıyla diğer adayların bu denli donanımlı girdiği bir ortamda artık "tek kitap" ile "kendi başına" sınava hazırlanma fikri biraz riskli sayılabilir. Fakat yine de bu durum, "kursa gitmek şarttır" yanılgısına kesinlikle düşürmemelidir.

Kesinlikle HAYIR!

Dersler başladıktan 2-3 hafta sonra geldiğiniz noktada bunun kararını net olarak verebilirsiniz.

Evet.

Ayrıca, ders kayıtlarını VİDEO FORMATINDA da izleyebilirsiniz.

Hayır.

Çok fazla soru çözüyoruz, çözdüğümüz bu soruların basılı formatını almayı düşünürsek kurs ücreti kadar meblağ tutar. Dolayısıyla kurs ücretini çok düşürmek için online materyal kullanıyoruz.

Fakat yayınlarımızdan ayrıca almak isteyen arkadaşlarımıza yayın konusunda indirim sağlayabiliyoruz.

Kesinlikle HAYIR! Böyle bir arayışınız, beklentiniz varsa yanlış sayfadasınız.

Konunun özü kavranmadan sorularda kalem oynatmanız mümkün değildir. Taktik, teknik, kısa yol yaklaşımlarının sonu hüsrandır.

Biz derslerde, gelebilecek her soruyu çözdürebilecek temelleri kavratırız. Derslere katılan arkadaşlarımız değil soru çözmek, konuyu anlatabilecek kadar konuların mantığını kavrarlar.

Kolaycı yaklaşımlar Youtube kanallarında ve özellikle seçilmiş sorular ile yapılan gösterilerden öteye gitmez.

Sınavlarda ya da sınava çok az kala deneme sınavlarında sözü edilen KOLAYCI YAKLAŞIMLARDA HÜSRANA UĞRAYANLAR, yine dönüp dolaşıp işin mantığını kavrama çabasına girer ve genellikle de BİZİM GİBİ DÜŞÜNEN ve ÇALIŞAN HOCALARIN PEŞİNE DÜŞERLER.

YIL SONU KAMP programlarındaki arkadaşlarımızın yarısından fazlası bu şeilde kamplara katılmaktadır.

Ve ne yazık ki kamp programlarında (dil bilgisi ve sözel mantıkta hatırı sayılır yol alsak da) paragraf konusunda çok fazla yol ketedilememekte, çok geç kalınmış olunmaktadır.

Youtube kanallarında izlediğiniz taktikleri, kısa yolları, şifreleri vs. vs. mutlaka ÖSYM sorularında deneyiniz. Ama sınavdan çok çok önce...

En çok sorulan sorulardan biridir. Bu soruya kısa yollu cevap vermek çok zor. Fakat buna yönelik ONLINE SEMİNER ve ATÖLYE çalışmalarına mutlaka katılınız.

Ve bu konu, eğer okuduğunu anlamada temel sıkıntılar varsa, sadece ders dinlemekle, video izlemekle ya da "GÜNDE ŞU KADAR SORU ÇÖZ!" önerileriyle çözülecebilecek bir sorun değildir.

Anlam bilgisindeki eksiklikleri gidermek, hız ve performans kazanmak uzun ve zorlu bir süreçtir ve tahmin edebileceğinizden çok daha zor bir iştir.

Paragraf konusunda tek odağımız, OKUNANLARIN ANLAŞILMASI üzerinedir.

ALES'te Sözel Bölümde 4 Ünite bulunmaktadır:

Bu kadar.

Bu 4 üniteyi SORU DA ÇÖZEREK işlemeniz en fazla iki aydır. Yani kurs döneminde zamanın büyük kısmı üniteden, konudan çok soruya gitmektedir. Bu da zaman açısından "verimli" bir soru çözüm programı gerektirir.

Bu verimi, bireysel çalışmanızı nasıl planladığınız ya da alacağınız kursun programı belirler.

DGS adaylarına verdiğimiz cevap aynen geçerli.

Bu soruya iki şekilde cevap verebiliriz:

Önceki yıllarda (8-10 sene öncesine kadar) genel olarak zorluk düzeyleri çok fark etmiyordu. Sadece ALES'in Sözel ve Sayısal bölümleri "Söz-1 / Söz-2" ve "Say-1 / Say-2" şeklinde iki bölümden oluştuğu yıllarda Say-2 bölümünün, ortalamanın üstünde bir zorluğu vardı.

ALES'te bu uygulamadan vazgeçildi ve ALES de tıpkı DGS gibi "Sözel" ve "Sayısal" olmak üzre iki bölüme düşürüldü. Bu formatın genel olarak birbirine yakın olduğu söylenebilir.

Fakat ALES'in, son 2-3 seneki Türkçe sorularında önceki yıllardaki ALES'lere ve DİĞER SINAVLARA GöRE hatırı sayılır bir zorluğu olduğunu görüyoruz.

Bu da, giren kitlenin çok farklı bölümlerde LİSANS MEZUNU olması ve sınavın sonucuna göre AKADEMİK PERSONEL olarak görev yapacak olması bakımından gayet doğaldır.

Ayrıca, ALES'te çıkan metinlerin (diğer sınavlara oranla daha fazla) AKADEMİK YAYINLARDAN ALINMASI sınavın ayırt edici olmasına çalışıldığının da göstergesidir.

Format açısından ÖSYM'nin yaptığı sınavlar arasında birbirine bu kadar benzeyen iki sınav daha yoktur. Soru sayıları zaman zaman farklılaşsa da DGS ve ALES'in bölümleri, soruların dizilimi, SÖZEL MANTIK SORULARININ sorulma şekli vs. neredeyse aynıdır.

Mesela, SADECE BU İKİ SINAVDA DÜZENLİ VE BLOK OLARAK sorulan soru tipleri (kesin yargı, cümle kurma gibi) vardır ve bu soruların yerleri dahi aynıdır.

Bu nedenle ALES'e gireceklere DGS, DGS'ye gireceklere ise ALES soruları çözdürülür ve MUTLAKA YAPILMASI GEREKEN BİR UYGULAMADIR.

Aslında bunun cevabı yukarıdaki soruda verildi. Her iki gruba da aynı çalışmalar yaptırılır, aynı sorularla sınava hazırlanır.

Buradaki tek sıkıntı sınavlara hazırlanma periyorları farklı olduğu için, programı bitirme sürelerinin farklı olmasıdır.

ALES programları paket program (başla-bitir) şeklindedir ve daha kısadır. DGS hazırlık ise yıla yayılan bir programdır. Fakat genel anlamda aynı konuları aynı şekilde görmelerinin hiçbir olumsuz yanı yoktur. Mesela DGS ve ALES öğrencilerinden oluşan bir gruba bunu söylemeseniz dahi, her öğrenci, diğerlerinin kendisiyle aynı sınava girdiğini (DGS ya da ALES) düşünecektir. Çünkü sunum formatı tektir.

Hatta, KPSS'de Dil Bilgisi konularını çıkarırsanız KPSS, ALES ve DGS konuları, ders notları, anlatma tarzları, kitle profili BİRE BİR AYNIDIR.

Fazlasıyla...

Bir konuda uzmanlaşmak için en az 10.000 saat üzerinde çalışılması gerekmektedir.

Malcolm Gladwell

Önce sağlık, sonra başarı dileklerimle...

Savaş DOĞAN